8 Mart, dünya genelinde kadınların sesini duyurup, haklarının savunulması ve eşitlik için atılan adımlarla anlam bulan özel bir gündür. Bu tarih, sadece geçmişte yaşanan mücadelelerin anıldığı değil, aynı zamanda geleceğe dair umut ve kararlılıkla eşitlik yolunda ilerlemenin simgesi konumundadır.
1908 yılında New York’ta tekstil işçilerinin daha iyi çalışma koşulları, adil ücret ve oy hakkı talepleriyle sokaklara döküldüğü bir dönem, 8 Mart’ın temelini oluşturur. Ne var ki, bu eylemler sırasında meydana gelen trajik bir yangın, 129 kadının hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu acı olay, 8 Mart’ı sadece bir anma günü olmakla kalmayıp toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin evrensel simgesi haline getirmiştir. 8 Mart geçmişin izlerini ve gelecekte atılması gereken adımları bizlere hatırlatan anlamlı bir gündür.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve erkeklerin eşit haklara, fırsatlara ve kaynaklara sahip olmasını savunur. Bu kavram, kadınların haklarının korunmasının yanı sıra erkeklerin toplumsal rollerden kaynaklanan kısıtlamalardan kurtulmasını da hedefler. Geleneksel cinsiyet normları, kadınların eğitim, istihdam ve karar alma süreçlerine katılımını sınırlandırırken, erkekler üzerinde de duygusal ifade özgürlüklerini kısıtlayarak baskı oluşturabilir, belirli meslek alanlarına yönelmelerine ve bakım gibi aile içi rolleri üstlenmelerinin önünde engeller yaratabilir. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) tarafından belirtildiği üzere, cinsiyet eşitliği sağlanan toplumlar ekonomik büyüme, gelişmiş sağlık hizmetleri ve artan toplumsal huzur gibi kazanımlar elde etmektedir. Kadınların iş gücüne aktif katılımı, ülkelerin ekonomik üretkenliğini artırırken; eşitlikçi eğitim sistemleri, daha yenilikçi ve kapsayıcı bir gelecek inşa edilmesine imkan tanır.
Kadınların iş gücüne katılımı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin en önemli göstergelerinden biridir. OECD Cinsiyet Farkları Gösterge Tablosu’na göre kadınların iş gücüne katılım oranının dünya genelinde %71 iken, erkeklerde bu oranın %81 olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, LinkedIn’in 155 ülkeyi kapsayan araştırması, kadınların küresel liderlik rollerindeki payının %35; üst düzey yönetici pozisyonlarındaki oranının ise yalnızca %25 olduğunu göstermektedir. Bu veriler, kadınların ekonomik ve politik alanda daha etkin temsil edilmesinin ne kadar hayati olduğunu gözler önüne sermektedir.
Kadınların sosyal, ekonomik ve politik alanlarda daha fazla temsil edilmesi, toplumsal eşitliği sağlama yolunda büyük bir adımdır. Özellikle siyasette daha fazla yer almaları, toplumsal dönüşümün hızlanmasında kritik bir rol oynayacaktır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumun refahını olumsuz etkileyen bir sorundur. Kadınların eğitim, istihdam, sağlık ve karar alma süreçlerindeki kısıtlamalar, ekonomik kalkınmayı yavaşlatır. Dünya Bankası'na göre, cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi, kişi başına GSYİH'da %20 artış sağlar. Kadınların eğitim ve iş gücüne katılımı, toplumsal kalkınmayı hızlandırır ve ekonomik bağımsızlıkla ailelerin istikrarına katkı sağlar. Ayrıca, kadınların iş gücüne katılımı inovasyonu teşvik eder ve sağlık hizmetlerine erişimi artırır. Bu sebeple toplumsal cinsiyet eşitliği, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için kritik öneme sahiptir.
1. Eğitimde Fırsat Eşitliğine Katkı Sağlayın: Çevrenizdeki insanların eğitime katılımını destekleyin, eğitim fırsatlarından yararlanmaları için cesaretlendirici olun ve mentörluk yapın.
2. Kendi İş Yerinizde Eşitliği Destekleyin: Cinsiyet eşitliğini savunun, cinsiyet bariyerlerini kaldırın.
3. Kadın Sağlığına Duyarlı Olun: Kadınların sağlık ihtiyaçlarını anlayın ve gerektiğinde sağlık hakları hakkında farkındalık yaratın. Bu konuda arkadaşlarınıza veya ailenize rehberlik edin.
4. Kendi Davranışlarınızı Gözden Geçirin: Kendi tutumlarınızı sorgulayın, kalıp yargılarınızı farkedin.
5. Dönüşümü Dil ile Başlatın: Günlük dilde sıkça karşılaştığımız "adam gibi ol" veya "kız gibi ağlama" gibi ifadeler yerine, cinsiyetten bağımsız nitelikler kullanın.
Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece yasalarla ya da politikalarla değil, günlük hayatımızda ve dilimizde köklü bir değişimle mümkündür. Kullandığımız kelimeler, farkında olmadan bile olsa toplumsal algıları şekillendirir, cinsiyet rollerini ya pekiştirir ya da dönüştürür.
1. Meslek ve Ünvanlarda Cinsiyetsiz Kullanımı Tercih Edin: Kadın doktor" yerine "doktor", "erkek hemşire" yerine "hemşire" diyerek meslekleri cinsiyetten bağımsız hale getirin.
2. Kapsayıcı ve Nötr Kelimeler Kullanın: Dilinizdeki cinsiyet ayrımını kaldırarak herkesi kapsayın. Örneğin, "beyler ve hanımlar" yerine sevgili arkadaşlar" gibi ifadeler tercih edin.
3. Medya ve Eğitim İçeriklerini Gözden Geçirin: Kitaplar, filmler, reklâmlar ve eğitim materyallerinde cinsiyetçi söylemleri fark edin ve eşitlikçi içerikleri destekleyin.
4. Çevrenizi Bilinçlendirin: Dil dönüşümü bireysel farkındalıkla başlar, çevrenizi bilinçlendirerek toplumsal değişime katkı sağlayın.
Unutmayalım, dil sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda toplumsal değerlerimizin taşıyıcısıdır. Sözcüklerimizi eşitlikçi bir gelecek için seçmek, bu dönüşümün en güçlü adımlarından biridir!
Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi yalnızca kadınların değil, erkeklerin de sorumluluğundadır. Erkeklerin bu sürece katılımı, kadınların haklarını savunmanın yanı sıra toplumsal normlardan kaynaklanan baskılardan kurtulmalarını da sağlar. Erkeklerin, "güçlü", "duygusuz" ve "lider" kalıplarına uymak zorunda hissetmeleri, duygusal baskılara yol açarak ruh sağlığı sorunları yaşamalarına neden olabilir.
Nasıl Katkı Sağlayabilirsin?
1. Kalıp Yargıları Sorgulayın ve Yeniden Tanımlayın: Erkekliği "sertlik" ve "duygusuzluk" ile özdeşleştiren kalıpları sorgulayın, duygularınızı ifade edin ve çevrenizi teşvik edin.
2. Kadınların Mücadelesine Destek Olun: Kadınların deneyimlerini anlayın ve eşitliği destekleyecek adımlar atın.
3. Erkekler Arasında Diyalog Başlatın: Erkeklerle bu konuda konuşarak ön yargıları yıkmaya cesaret edin.
4. Ebeveynlik ve Ev İşlerinde Daha Fazla Sorumluluk Alın: Ev işlerinde ve çocuk yetiştirmede aktif rolalarak eşitliği teşvik edin.
5. Şiddet ve Tacize Karşı Sessiz Kalmayın: Cinsiyet temelli ayrımcılık, şiddet veya tacize karşı duyarlı olun ve müdahale edin.
Erkeklerin, kadınların eşit haklar için verdikleri mücadeleyi desteklemeleri ve kendi duygusal ihtiyaçlarını özgürce ifade edebilmeleri, hem bireysel hem de toplumsal refahın artmasına önemli ölçüde katkıda bulunur.
Eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında en güçlü araçlardan biridir. Özellikle kız çocuklarının kaliteli eğitim alması, toplumsal cinsiyet normlarının kırılmasında ve kadınların liderlik rollerine ulaşmasında kritik bir rol oynar.
Eğitim, yalnızca bireysel kazanımlar yaratmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal dönüşümün de kapılarını açar. Eğitimli bireyler, toplumda daha aktif rol oynar; çocuklarının eğitimine verdikleri önemle gelecek nesillerin eşitlikçi bir yapıya kavuşmasını sağlar. Böylece, eğitim alanında atılan her adım, daha bilinçli, adil ve kapsayıcı bir toplumun temelini oluşturur.
Daha eşit bir dünya inşa etmek, bilgi ve bilinçlenmeyle başlar. Enocta, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kapsamlı bir perspektif sunarak, bireysel ve profesyonel gelişiminizi destekler:
• Toplumsal Farkındalık ve İlham – Toplumsal konular hakkında farkındalık kazandırarak bireyleri değişim yaratmaya teşvik eder. İlham veren hikâyeler ve örneklerle eşitlik yolunda cesur adımlaratmaya yönlendirir.
• Kişisel Güçlenme ve İyi Oluş (Wellbeing) – Zaman yönetimi, stres ve duygu yönetimi gibi konularla bireylerin içsel güçlerini keşfetmelerine yardımcı olur. Katılımcıların motivasyonlarını artırarak daha dengeli ve tatmin edici bir yaşam sürmelerini hedefler.
• Kariyer Gelişimi ve Liderlik – Kadınların liderlik becerilerini geliştirmelerine ve kariyerlerinde ilerlemelerine destek olur. Liderlik stratejileri, karar alma süreçleri ve profesyonel gelişim yolları üzerine odaklanır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm insanlık için bir gelişim meselesidir. Kadınlar ve erkekler eşit haklar için birlikte mücadele ettiklerinde, daha adil ve sağlıklı bir toplum inşa edilebilir. 8 Mart’ta kadınları kutlamanın ötesinde, toplumsal cinsiyet eşitliği için atılacak yeni adımların temellerini atmalıyız.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, küresel cinsiyet uçurumu %68,5 kapanmış durumda, ancak tam eşitlik için 134 yıl daha gerekiyor. Bu da eşitlik için hala uzun bir yol kat etmemiz gerektiğini gösteriyor.
Hep birlikte daha eşit bir dünyaiçin hareket edelim. Unutmayalım ki, toplumsal cinsiyet eşitliği sadece kadınların değil, tüm insanlığın kazancı olacaktır. Bu yolda atılan her adım, daha adil ve özgür bir dünya bırakma yolunda önemli bir katkıdır.
Teknolojideki yenilikler ve değişen iş ortamları, proje yöneticilerinin rollerini ve hedeflerini dönüştürüyor. Bu dönüşümle birlikte Project Management Institue (PMI), Project Management Professional (PMP) sertifika sınavının içeriğini bu yılın başında değiştirdi.
Öğrenme şeklimizin kişiliğimize, beynimizin çalışma şekline, bulunduğumuz ortama ve kültüre bağlı olduğunu biliyor muydunuz?
Kişisel liderlik, yaşamın her alanında bireysel olarak bir üst noktaya çıkmamızı sağlayan en önemli yeteneklerden. Bu yeteneğin içinde bulunduğumuz dönemde aldığı kritik hal, hayatımızın direksiyonuna nasıl geçeriz gibi birçok soruya yanıt bulduğumuz webinarımızda, Kemal İslamoğlu bizlerle buluştu.