10 Bin Saat Kuralı, kurumsal eğitim kapsamında oldukça önemli bir role sahiptir. İş dünyasında uzmanlık seviyelerini artırmak ve çalışanların kariyerlerini ilerletmeleri için değerli fırsatlar sunar. Sürekli beceri geliştirmeyi ve kişisel büyümeyi teşvik eder. Kurumsal eğitim programları, bu ilkeyi benimseyerek çalışanların yetkinliklerini geliştirmelerine ve şirketlerin rekabet avantajlarını artırmalarına yardımcı olabilir.
Örneğin bazı insanların diğerlerinden neden daha fazla başarı elde ettiğini hiç düşündünüz mü? Bu, muhtemelen sıkı çalışmanın ve bağlılığın gücünü kavramalarıyla ilgilidir. Bu fikir, genellikle "10 Bin Saat Kuralı" olarak bilinir ve bir kişinin bir konuda uzmanlaşabilmesi için yaklaşık 10,000 saat pratik yapması gerektiğini öne sürer. Bu perspektifi göz önünde bulundurmak önemlidir. Eğer bir kişi her gün 5 saat boyunca pratiğe harcarsa, uzmanlık seviyesine ulaşması yaklaşık olarak 2 yıl sürebilir. Bu kural, hayatın farklı alanlarında büyük başarılar elde etmiş birçok kişi tarafından kanıtlanmıştır. Bu da yeterli çaba ve kararlılıkla herkesin istediği başarıya ulaşabileceğini gösterir. Bu yazıda, 10 Bin Saat Kuralı’nın ne anlama geldiğini, kökenini, günlük hayatta nasıl uygulanabileceğini tartışacağız.
İlk olarak 1970'lerde bilimsel araştırmaların bir odak noktası olan 10 Bin Saat Kuralı, Malcolm Gladwell'in "Outliers" adlı kitabında daha da popüler hale geldi. Bu kural, matematik, satranç, tenis, yüzme ve müzik gibi farklı pek çok alanda en üst düzey performans sergileyen bireylerin yeteneklerini incelemeye dayanır.
Araştırmalar, kendi alanlarında zirveye ulaşan uzmanların büyük bir çoğunluğunun, becerilerini kazanmak ve geliştirmek için en az on yıl süresince yoğun bir şekilde çalıştığını gösterir. Bu kuralın bazı istisnalarının, kariyerlerinin sekiz veya dokuzuncu yıllarında uzmanlık seviyesine ulaştıkları görülür, bu da ortalamanın hemen altında bir süreye işaret eder.
10 Bin Saat Kuralı, işten eğlenceye ve hobilere kadar yaşamın pek çok farklı yönüne uygulanabilen bir ilkedir. Hem becerilerinizi geliştirirken hem de bir alanda uzmanlaştıkça ilerlemenizi değerlendirmenin mükemmel bir yoludur. Olgunlaşmak istediğiniz şey, kariyer veya kişisel gelişim gibi herhangi bir alan olabilir. Siz sadece hayatınızın herhangi bir alanına odaklanın.10 Bin Saat Kuralı’nı anlayarak uygulamak, başarıya emin adımlarla ilerlemeniz için önemli bir araç olacaktır.
10 Bin Saat Kuralı, bir alanda uzmanlık seviyesine ulaşmanın yaklaşık olarak 10,000 saatlik yoğun pratik gerektirdiğini öne sürer. Bu fikir, ilk olarak 1990'ların başında araştırmacı K. Anders Ericsson tarafından "Uzman Performansının Edinilmesinde Kasıtlı Uygulamanın Rolü" başlıklı bir makalede ortaya atıldı.
Bu kural özünde, bir şey için ne kadar süre ve çaba harcarsanız harcayın ya da doğal yetenek seviyeniz ne olursa olsun, o konuda büyük bir başarı elde edebileceğinizi savunur. Ancak bu kuralın başarısı, "kasıtlı uygulamaya" yani belirli bir beceriyi öğrenmeye odaklı ve sürekli bir şekilde çalışmaya dayanır. Ericsson ve işbirlikçilerine göre kasıtlı uygulama, performansı artırmayı amaçlayan, son derece yapılandırılmış bir faaliyettir.
2012'de bir konuşma sırasında programcı ve yazar Kathy Sierra, kasıtlı uygulamayı son derece basit ve zarif bir şekilde açıkladı: Kasıtlı uygulama, bir beceri üzerinde çalışırken 1 ya da 3 pratiğe ihtiyaç duyduğunuz zamanı ifade eder. Bu süre daha uzunsa, muhtemelen daha karmaşık bir şey üzerinde çalışıyorsunuz demektir. Bir küçük davranışı ustalaştıktan sonra, bir sonraki küçük görevin pratiğine başlamak için yine 1 ile 3 pratiğe ihtiyaç duyarsınız. Bu süreci 10 bin saat boyunca tekrarlamanız gerekir. İşte bu, kasıtlı uygulamanın özüdür.
10 Bin Saat Kuralı'nın somut bir şekilde, bir sonraki eğitim oturumunuzda veya bir sonraki iş projenizde kullanabileceğiniz bir kavramı temsil ettiğini düşünmek de yanlış olmaz. Aynı zamanda her pratiğin, zanaatınızda biraz daha iyi hale gelmenizi sağlayacak küçük bir beceriyi geliştirmeye odaklandığı her gün yüzde 1 daha iyi olma fikriyle de uyumlu bir şekilde bağlantılıdır.
Bu temel kasıtlı uygulama yöntemi, herhangi bir beceri için geçerli olabilir, ancak örnek olarak halteri kullanmayı ele alalım. Eğer sarsıntıyı öğrenmeye çalışıyorsanız, kasıtlı uygulama şu şekilde görünebilir.
• İlk pratiğinizde hem çubuğu doğru bir şekilde nasıl tutacağınızı hem de kancalı tutuşun temelini öğreneceksiniz. Ayrıca, kaldırmadan önce ellerinize tebeşiri nasıl uygulayacağınızı öğrenmek için ek bir oturuma da ihtiyaç duyulabilir.
• Çubuğu nasıl tutacağınızı öğrendikten hemen sonrasında bir diğer oturum elinizde bir süpürge sapıyla temel hareketi öğretmeye odaklanır. Bu aşamada, sadece ana adımları öğrenmiş oluyorsunuz.
• Süpürge sapıyla yapılan birkaç pratiğin ardından artık ayaklarınızla birlikte başlangıç pozisyonunu nasıl ayarlayacağınızı öğreneceksiniz. Farklı varyasyonları deneyip ayak pozisyonunuz hakkında sürekli geri bildirim alabilirsiniz.
• Daha sonra kaldırmaya başlamak için ayarlanmış pozisyona nasıl gireceğinizi kavrayacaksınız. Örneğin, bir gün omuzlarınızı geride ve kürek kemiğinizi aşağıda tutmaya çalışarak yerden kalkma pozisyonuna odaklanabilirsiniz.
• Sonrasında da "ilk çekme" olarak bilinen çubuğu yerden yükseltmeye başlarsınız.
Her uygulama seansında yalnızca tek bir beceriye odaklandığınızı aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Enerjiniz, 1 ve 3 seans içinde bu belirli beceride ustalaşabileceğiniz kadar küçük bir hedefe yönlendirilmiştir. Ancak, her becerinin bir öncekine dayandığını da unutmayın. Örneğin, çubuğu nasıl doğru tutacağınızı veya ayaklarınızı nasıl düzgün bir şekilde ayarlayacağınızı öğrenmek gibi erken seanslar özelinde elde ettiğiniz bilgi, sonraki seanslarda başarılı olmanız için kritiktir. İşte Kasıtlı uygulama, tam olarak budur.
• Hedefe giden çalışmaları küçük parçalara bölün.
Herhangi bir hedef veya beceri, ne kadar büyük olursa olsun, başarılabilir adımlara ayırmak konusu önemlidir. Her adımın arkasındaki gereksinimleri ve becerileri belirleyin, sonra bu hedefe adım adım ilerleyin.
• Kendinizi nasıl geliştireceğinizi öğrenin.
Amerikalı komedyen Kaufman, "Öğrenmeye çalıştığınız şeyle ilgili üç ya da beş türlü kaynak edinin" diyor. "Bu kaynaklar; kitaplar, DVD'ler veya başka herhangi bir şey olabilir, ancak onları erteleme aracı olarak kullanmayın." Kısacası Kaufman aslında tam olarak bir şeyi geliştirmek üzere ne kadar zaman gerektiğini bilmek için devreye girmenizi ve bunu yapmanızı öneriyor.
• Çalışmanıza hangi faktörlerin engel olduğunu belirleyin.
Davranış bilimcisi Katherine Milkman, bir TEDxPenn konuşmasında, bir şeyi yapmaya çalışırken o eylemi keyif aldığınız başka bir eylemle eşleştirmeyi önerdiği "baştan çıkarma paketleme" tekniğini tartışıyor. Yeni bir beceri veya hobi edinirken telefonunuz veya sosyal medya gibi dikkatinizi dağıtan şeylerden kaçının. Bunun yerine süreçten daha fazla keyif almayı hedefleyecek yeni stratejiler geliştirin.
• Bir taahhütte bulunun.
Her öğrenme yolculuğunun başlangıcında, kendi yeteneksizliğinizi fark ettiğiniz ve bu nedenle hayal kırıklığına uğradığınız zamanlar olacaktır. Bu tür duygulara karşı direnmek önemlidir. Kötü ya da başarısız hissetmek, ilerlemenin önündeki gerçek bir engel olabilir. Ancak Kaufman'ın önerdiği gibi, "Yapmak istediğiniz şeyi en az 20 saat boyunca uygulamaya önceden karar vererek, başlangıçta yaşayabileceğiniz olası hayal kırıklığı engelini aşabilir ve ilerlemeye devam edebilirsiniz. Gerçek ödülleri toplamak için yeterince uzun süre pratik yapın."
Daha bilinçli ve kasıtlı uygulama fikrini benimseyen uzmanlar, kendilerine sürekli olarak üç soru soruyorlar:
• Temelleri ne kadar iyi anlıyorum?
Uzmanlar kendilerini herhangi bir konuda ne kadar geliştirmiş olurlarsa olsunlar, asla temel bilgileri gözden kaçırmazlar. Bu, birçok açıdan ileri düzeyde olmalarının ana nedenlerinden biridir. Temelleri herkesten daha iyi anlarlar.
• Bir sonraki aşama için çalışıyor muyum?
Bir sonraki adımı bilmek önemlidir, ancak yine de uygulamaya geçmeyen birçok zeki insan bulunur. Benzer şekilde, eyleme geçen ama becerilerini birbirine entegre etmeyen birçok insan da mevcuttur. Uzmanlar, kademeli olarak bilgi ve beceri biriktirirler.
• Neyi gözden kaçırıyorum?
10 Bin Saat Kuralı'nın en büyük yanılgısı, uzmanlığın yalnızca belirli bir çizgiyi geçmeye çalışmak gibi algılanmasıdır. Ancak bu şekilde bir son nokta elbette yoktur. Uzmanlık, sadece benimsenebilen sürekli bir yolculuktur. Uzmanlar kendilerine sürekli olarak şu soruları hatırlatırlar: "Neyi atlıyorum? Yeni bilgilere göz atmalı mıyım? Yeni olarak ne öğrenebilirim? Nasıl gelişebilirim?"
Teknolojideki yenilikler ve değişen iş ortamları, proje yöneticilerinin rollerini ve hedeflerini dönüştürüyor. Bu dönüşümle birlikte Project Management Institue (PMI), Project Management Professional (PMP) sertifika sınavının içeriğini bu yılın başında değiştirdi.
Öğrenme şeklimizin kişiliğimize, beynimizin çalışma şekline, bulunduğumuz ortama ve kültüre bağlı olduğunu biliyor muydunuz?
Kişisel liderlik, yaşamın her alanında bireysel olarak bir üst noktaya çıkmamızı sağlayan en önemli yeteneklerden. Bu yeteneğin içinde bulunduğumuz dönemde aldığı kritik hal, hayatımızın direksiyonuna nasıl geçeriz gibi birçok soruya yanıt bulduğumuz webinarımızda, Kemal İslamoğlu bizlerle buluştu.