Hızla gelişen dijital dünya, hayatımıza teknolojik ürünlerle birlikte yeni kavramlar da hediye etti. Bunlardan ikisi, loT ve Büyük Veri (Big Data). İnternetin neredeyse olmadığı bir alan kalmadığı gibi kullanım alanı da genişledi. Öyle ki etrafımızdaki nesneler bile internet sayesinde yeni beceriler kazanarak daha donanımlı hale geldi. IoT denilen ve beraberinde getirdiği yenilikler de bu teknolojinin bir parçası.
Öncelikle IoT’in tanımından bahsedelim.
IoT, Internet of Things, Türkçe “Nesnelerin İnterneti” anlamına geliyor. Wikipedia’daki tanımıyla fiziksel nesnelerin birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağı anlamına geliyor. Bu da Büyük Veri (Big Data) kavramıyla yakından alakalı olup E-Öğrenmenin temelini teşkil ediyor. Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak için ise okumaya devam edebilir ve Enocta Katalog'da yer alan Büyük Verinin Temelleri eğitiminden yararlanabilirsiniz.
loT’de nesnelerin, internet üzerinden iletişim kurarak birlikte çalışabilmesi amaçlanır. Amerikan Federal Ticaret Komisyonu, Nesnelerin İnternet'ini "günlük kullanımımızda olan nesnelerin internete bağlanıp veri gönderip alması kabiliyeti" olarak tanımlamıştır.
Hayatımızdaki yeni cihazlar sayesinde sıcaklığı ve nemi ölçen sensörlerden, giyilebilir teknolojilere, sokak lambalarına kadar birçok şey artık bu ekosistemin bir parçası. Nesnelerin İnterneti ile birlikte günlük hayatımızdaki birçok şey daha akıllı ve bu yolla insanların etkileşimi de daha hızlı ve fazla.
İletişimin mobilleşmesiyle internet erişimine ulaşan kişi sayısı bir hayli arttı. Ayrıca insanların sürekli online olması veri boyutunu çok fazla büyüttü. Bunlara bir de IoT cihazlarını eklediğinizde, bu araç grubuna dahil bilgisayar ve mobil cihazların sayısı onlarca katına ulaşıyor ve her saniye gigabytelarca ve terabytelarca veri üretiliyor. Örneğin Formula 1 yarışında 2000’den fazla sensör kullanılıyor, her yarışta sensörlerden 200 GB’ın üzerinde veri depolanıyor. Araştırmalar, yakın zamanda şu anki depolanan verinin milyon katına ulaşacağını söylüyor.
Bu ölçüde bir veri yığını olması iki önemli ihtiyacı beraberinde getiriyor: Verilerin depolanması ve yorumlanması… Bununla ilgili Microsoft Azure, Amazon Web Services ve Google Big Data gibi hizmetler sunuyor. Verilerin depolanması da kurumlar için en önemli konuların başında geliyor.
Bunun önemini anlayabilmek için gelin birlikte kısa bir yolculuğa çıkalım:
Bilgisayarların insanlarla etkileşimi zaman içinde değişti. Bu değişimi 4 maddede inceleyebiliriz:
Yapılan araştırmalara göre dünyada yaklaşık 2 milyar adet bilgisayar, 2.2-2.3 milyar civarında da mobil cihaz (akıllı telefon, tablet vs.) bulunmaktadır. Çevremizde ise 2.5 milyar civarında IoT cihazı bulunuyor. Bu sayının yakın zamanda 20-50 milyar olacağı tahmin ediliyor. Bu gelişmeler hayatımıza bazı yenilikler ve değişiklikler ile yansıyor:
Akıllı Evler: Telefonlar, saatler derken artık evlerimizde akıllı. Hava durumuna göre evi ısıtıp soğutan iklimlendirme araçları, garaj kapısının kendiliğinden açılması gibi ihtiyaçlarımızı anında anlayıp hayatlarımızı daha kolay hale getiriyorlar.
Akıllı Şehirler: Yavaş yavaş evlerle kalmayıp şehirlerimizin de akıllı hale geldiği bir dönemin içine doğru hızla ilerliyoruz. Kulağa fantastik gelebilir ama yakın zamanda trafik sistemi, yoğun saatlere ve caddelere göre kendisini ayarlayıp sürücüleri bilgilendirebilecek. Çöp kutuları dolduğunda, en yakındaki çöp toplama aracı o bölgeye yönlendirilebilecek. Bu teknolojiler Amerika’da New York, Boulder, Avrupa’da Porto, Santander gibi şehirlerde pilot olarak uygulanmaya başlandı bile.
Sürücüsüz Araçlar: IoT cihazlar sayesinde araçlar sürücüye ihtiyaç duymayacak. Arabalar trafiğin ve yolun durumuna göre bizi istediğimiz yere götürebilecekler.
Google gibi büyük teknoloji şirketleri ve Ford, Mercedes Benz gibi otomobil sektörünün önemli firmaları, hazırladıkları prototip sürücüsüz araçların tanıtımlarını yapmaya başladılar.
Artık geleceğe yön vermek ve gelecekte önemli bir yer sahibi olabilmek için şirketler kıyasıya rekabet içinde. SpaceX, Facebook ve Google’ın dünyanın her yerine interneti ulaştırabilmek için farklı çalışmalar deniyorlar.
Microsoft’un HoloLens, Google’ın GoogleGlass ve Apple’ın iGlass gibi ürünleri, çevremizdeki IoT ekosistemi sayesinde bize ulaşarak bu inanılmaz teknoloji ile buluşmamızı sağlıyorlar.
Akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi araçların kullanımı ile yaptığımız bilgi aktarımı, bir yandan da bir bilgi çöplüğü oluşturur. Verileri sınıflamak ve anlamlandırmak için bu alanda AR-GE çalışmaları yapan büyük yazılım şirketleri, bu olguyu Büyük Veri (Big Data) olarak adlandırıyorlar.
İnternet üzerinden alışveriş yapıldığında, insanların hangi ürünleri satın aldıkları veya ne sıklıkla alışveriş yaptıkları gibi hareketler takip ediliyor. Örneğin internet üzerinden bir ürün satın aldığımızda bu etkinlik, anlamsız bir veri gibi görünse de aynı özelliklere sahip bir grup insanın internette yaptığı alışveriş verileri analiz edildiğinde elde edilen sonuçlar kurumlar için yararlı bir öngörü sunabilir. İşte bu öngörüye sahip olmamızı sağlayan olguya Büyük Veri ya da Big Data deniyor.
İnternet alışverişinde oluşturulan veriler gibi LMS üzerinden eğitim alan bir kullanıcı da kendi verilerini oluşturmaktadır. Kişilerin LMS üzerinden eğitim alırken oluşturdukları bu veriler, o sektör veya kurumda çalışan kişiler hakkında bize bazı fikirler verebilir.
Bu sayede e-eğitim uzmanları:
Özetle, Büyük Veri’nin (Big Datanın) varlığı ve analizi, şirket çalışanlarının ihtiyaçlarını belirleyerek ve analiz yaparak daha faydalı eğitimlerin oluşturulmasına katkı sağlar.
Siz de dijital öğrenmede öncü olan kurumsal eğitim platformu Enocta ile e-öğrenme programları hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak ve kurumunuza özel hazırlanacak tasarımlar üzerinden yeni çağa uyum sağlamak için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Teknolojideki yenilikler ve değişen iş ortamları, proje yöneticilerinin rollerini ve hedeflerini dönüştürüyor. Bu dönüşümle birlikte Project Management Institue (PMI), Project Management Professional (PMP) sertifika sınavının içeriğini bu yılın başında değiştirdi.
Öğrenme şeklimizin kişiliğimize, beynimizin çalışma şekline, bulunduğumuz ortama ve kültüre bağlı olduğunu biliyor muydunuz?
Kişisel liderlik, yaşamın her alanında bireysel olarak bir üst noktaya çıkmamızı sağlayan en önemli yeteneklerden. Bu yeteneğin içinde bulunduğumuz dönemde aldığı kritik hal, hayatımızın direksiyonuna nasıl geçeriz gibi birçok soruya yanıt bulduğumuz webinarımızda, Kemal İslamoğlu bizlerle buluştu.